İster düşün... Kendini ister hayale kaptır...Uzar uzar, çünkü hiç sonu yoktur yolların.
 
  BEHÇELİ VE ERCİYES KURULTAYİ HABERLERİ
  => komunist Bu Kadarını Yapmaz
  => Başbuğun Erciyes vasiyeti yok.
  => Erciyes Zafer Kurultayı artık yapılmayacak.
  => Ülkü Ocakları Kapatılacak
  => Bahçeli Erciyes Kurultayı'na neden katılmadı?
  => Ozan Arif çok kızdı!
  => MHP'li eski Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz: BAHÇELİ, BİRÇOK KONUDA MİLLETE YALAN SÖYLEDİ.
  => Yunanlı'yı Bahçeli'ye tercih ederim
  => Kaplan: Bahçeli şaşırtmadı
  => BALAK:Başbuğun mirası tarihe gömülüyor
  => BBP'den Bahçeli'ye sert eleştiri
  => OZAN ARİF AĞIR KONUŞTU : SANDIK KONSUN, BAHÇELİ ÇIKARSA KIZILAY’DA KÖPEK GİBİ HAVLAYACAĞIM
  => Bozkurtlar yaylaları bırakmaz
  => İNTERNETTEN KURULTAY ÇAĞRI
  => Sözde 'vasiyet'i yalanlayan O KONUŞMA
  => Erciyes iptali bardağı taşırdı
  => Erciyes mutlaka yapılmalı
  => Başbuğ’u hatırlatan her şeyi siliyorlar
  => Erciyes'e İzin Engeli
  => Ozan Arif: Ben erciyes'te olacağım
  => Ergenekon ve Erciyes
  Ana Sayfa
  Üye Ol
  Ziyaretçi defteri
  SON BAŞBUĞ
  ÜLKÜCÜLÜK
  BAHÇELİ'YE AÇIK MEKTUP
  Forum
  RESİMLER
komunist Bu Kadarını Yapmaz

HAİN SÜLOO                                         Başbuğun emaneti mhp dir kurultay degildir diyen bir zihniyeti buldum en sonunda 3 ağustostan beri arıyordum.Ne diyecekler acaba diye.Hiç kimseden ses cıkmadı niye Ozan Arifin dedigi gibi cahilliklerini suskunlukla gizliyor.vallaha böyle bişeye nasıl ses cıkar tahmin edemiyorum sülo çelik diye bi zaat varmıs bu da büyük ihtiman bahçeliden mitoz bölünme yoluyla türemiş bişedir aynı hayin işte. Neyse birazda siz bakın ne demiş unutmadan kurultayda ozan arifin belirttigin bu sayıyı mizah degeri yapanlar olacak diye bakın Arif zaten bilir bahçelinin hayin oldugunu bildigi gibi bunuda bildi.sülonun yazısıyla sizleri başbasa bırakıyorum bu yazıyı yazmasının sebebi biraz ürkmüş gibi                                       buyrun o yazı                                                                                                      Erciyes Zafer Kurultayı son olarak 2007 yılında yapılmış olup artık camiamıza olumlu bir katkısı olmaması, dünyanın dört bir yanından gelen ülkücülere hem maddi hem de manevi işkence haline gelmesi ve (bana göre) daha çok güvenlik gerekçeleriyle artık yapılmayacağı duyurulmuştu.

İptal kararını en çok KAYSERİ’nin BİR KISIM ESNAFI, bir de bizim ıslah olmaz bazı eski ülkücü, yeni DAVA ESNAFI arkadaşlarımız eleştirdi. Neymiş efendim, Kurultay Başbuğ’un emanetiymiş de, bu emanete ihanet edilmişmiş.

Başbuğun asıl emaneti olan MHP’ye karşı yıllardır ihanet içerisinde olanların, artık bir işkence haline gelen Erciyes’in iptal edilmesini “Başbuğa ihanet” olarak sunmaya çalışmaları size de garip gelmiyor mu?

MHP aleyhtarlığını meslek edinen bazı ülküdaşlarımız(!), iptal sonrası “Erciyes diye bir dağın, Tekir isimli bir yaylanın” varlığını fark ettiler nihayet.

Şimdiye kadar Erciyes’i ve MHP’yi “yok” hükmünde gören bu ülküdaşlarımız(!), artık kurultayın tertip edilmeyeceğini duyduklarında, “biz tertip edeceğiz” diye kolları sıvadılar.

Bunlar MHP’nin “Ülkücüler sokakta olmayacak” isabetli tedbiri üzerine de yaygara kopartarak “Sokakları başkalarına teslim etmeyiz” diye celallenmişlerdi. Bilge Liderin “Sokakların bekçisi değiliz, kim çıkarsa çıksın biz çıkmayacağız, isteyen çıkabilir” mealinde buyruğu sonrası, kendi deyimleriyle Muhalefetin, benim deyimimle bozgunculuğun ve şuursuzluğun dozunu artıran bu ülküdaşlarımız(!) MHP ve Liderine karşı edeb dışı sözler sarfetseler de , Erciyes’e çıkmak, sokağa çıkmaktan kolay gelmiş olacak ki, Tekire gitmişler.

Gitmişler gitmesine de, iki futbol takımı bir basket takımı kuracak sayıyı ancak bulabilmişler garipler.

Kimin nereye gittiği elbette beni ilgilendirmez, fakat ‘Erciyes konusunda MHP’ye alternatif” oluşturma iddiasında olanların, Tekir’e ancak bizim partinin çaycı kadrosundaki sayıda insanla gidebilmiş olmaları, bu işlerin öyle “her şeye bir kulp bulmak” veya “saz çalıp, destan okumak” kadar kolay olmadığını anlamışlardır herhalde?

Ben “hadi pikniğe” desem en az 1000 kişi toplarım valla. Ama bu arkadaşlar ancak TRT’nin çok sesli korosundaki sanatçı sayısında kişi ile Tekir’e çıkabiliyorlarsa, şapkalarını önlerine koyup “Ülkücü camia içerisinde bir zamanların o muhteşem karizmalarının neden şimdi beş para etmediğini” düşünmeleri gerekmiyor mu?

Tekir’e giden çizik karizmalı Türk Büyüklerinin beyanlarına baktığımda, utanma ve ar duygusundan eser görmek bir yana, yanlışlarından zerre ders almadıkları da gün gibi aşikar.

Her neyse, bu konuda benim asıl söylemek istediğim elbette bunları muhatap alıp mürekkep harcamak değildir.

Asıl maksadım, Teşkilat disiplini ve Birlik şuuru üzerine birkaç kelam etmektir. Elbette burada amacım “Yıllardır Türk Milliyetçiliği davamıza, Teşkilatımıza ve Birlik şuurumuza her türlü bozgunculuğu yapmalarına rağmen daima Türk Büyüğü olarak anılmak isteyen Sözleşmeli ülkücülere ders vermek” değildir. Onlar derslerini gayet iyi ezberleyip yıllardır zaten başarılı bir şekilde uygulamakta, her türlü ihanetin içerinde bulunmalarına rağmen, tabiri caiz ise valilik gibi, 657 sayılı kanuna tabi memurluk gibi Ülkücülüğü de müktesep hak görmekteler. Ben bunlara sadece “yazık, hem de çok yazık” diyor başka da bir şey demiyorum.

“Birlik Şuuru ve Teşkilat Disiplini” taşımayan, “Teşkilatına mensubiyet” duymayan hiç bir ülkücünün Türk Milliyetçiliği davasına bir katkısı olamaz. Elbette hiç kimseyi “Ülkücüdür, değildir” tasnifine tutacak bir ölçümetremiz yok ama, ‘birlik şuuru” taşımayanların da Türk Milleti’ne en az Türk düşmanları kadar zarar verdiğinin bilinmesinde fayda vardır.

Biz ancak “Bir” olursak davamız açısından bir kıymet ifade ederiz. Aksi halde tek tek hiç birimizin davamıza hizmet açısından kıymeti yoktur.

Birlik şuuru taşımayan, sürekli teşkilat ve lider aleyhinde olan, dedikodu ve fitne üretim merkezi gibi çalışan her kim varsa “ülkücüyüm” demesinin hiç bir kıymeti harbiyesi yoktur.

“Kafama yatarsa MHP’liyim, yatmazsa değilim” tarzında kendine yön çizenler, sorunun kaynağının “kendi akıl kapasitesi de olabileceğini” bir an düşünseler, doğruyu mutlaka bulacaklardır. Lakin, yıllardır MHP üzerinde oynanan tezgahlara bilerek ya da bilmeyerek figüran olanlar, figüranlığı öyle benimsemişler ki, doğruyu bulmak bir yana, “müktesep ülkücülük” iddiaları dışında Türk Milliyetçiliği ile uzaktan yakında alakaları kalmamış. Ne diyelim Allah ıslah etsin onları.

Sanırım bu “Müktesep ülkücülerin” anlayamadıkları en önemli konu “Birlik Şuuru”dur, Başarıya giden yolun disiplin ve birlik şuurundan geçtiği hakikatini unutmuş, enerjilerini heba etmekte, böylelikle Türk düşmanlarının ekmeğine yağ sürmekteler. İşin en kötüsü de bunun farkında olmamalarıdır.

Hainlerin çoğunun ortak özelliği “Hain olduklarının” farkında olmamalarıdır.

Çok iyi biliyorum ki şimdi birileri çıkacak ve “Sen de kim oluyorsun, koskoca Ozan’a, yıllarca davanın içinde bulunmuş yaşlı başlı adamlara, aksakallara laf etmekten hicap duymuyor musun?”., hatta bazıları daha da ileri gidecek ve geçmişte olduğu gibi bana “MHP yalakası, Bahçeli ülkücüsü vs tarzında” iltifatlarda(!) bulunacak.

Türk-İslam ülkücülüğünün yegane siyasi teşkilatı MHP’yi savunmak, Lidere sadakat, Teşkilata mensubiyet duyduğumuz ve Birlik şuurunu taşıdığımızdan dolayı hakkımızda edilecek her kem söz bizim için bir gurur vesilesidir.

“Saçı başı ağarmış yaşlı başlı adamlara laf söyleyemezsin” diyenlere de ne diyelim, saçımız 20 yıldır Erciyes’in zirvesi gibi, desek fayda eder mi bilmem?
Siyasette kuralları ahlak belirlerken hareket tarzı ve politikaları da “Davaya getirisi” belirler.

Siyasetimiz Türk-İslam değerleri ile şekillendirirken, politikalarımızı da “Davamıza katkısı” belirler. Siyasetimiz asla değişmez. Ancak uygulamaların toplamı olan politikalar her zaman değişebilir.

Erciyes, amacına hizmet edemez hale gelmiş, çile ve azap vermekten başka bir fonksiyonu kalmamış, provakosyonların arttığı bir dönemde olmamız sebebiyle çok büyük güvenlik açıkları olan bir yer haline gelmiş. Ülkücülerin başına büyük bir felaket gelmeden, Tekir yaylası Kangren yaylası olmadan tedbir alması gerekenler tedbir almış ve Kurultay İptal edilmiş. Bu kararı eleştirmek yerine, böyle bir kararı alanın elinden öpmek gerekmez mi?

Yok, arkadaşlar illa bir bozgunculuk yapacaklar, illa MHP ve Lideri hakkında ileri geri laf edecekler ya.

“Erciyes’te alternatif” hareketleri de buna örnektir.

“Değerli Mükteseb Ülküdaşlarım”, madem böyle bir işe kalkışacaksınız, elinize yüzünüze bulaştırmasaydınız ya. Bunlar sandılar ki, Erciyes’e nasıl olsa her yıl binlerce kişi geliyor, bari bu yıl biz sahiplenelim de, gelenleri “biz getirdik, işte gücümüz” diyelim, hesabı yaptılar.

Bre gafiller; Ülkücüler, partisinin ve Liderinin tek bir işaretiyle Dağı şehir yapar, tek bir işaretiyle de Issız bırakıp tilkilere teslim eder. Bu yaşınıza rağmen bunu anlayamadıysanız, bundan sonra da anlayamazsınız.

Namı diğer Eski Ozan yeni SAZ ESNAFI’nın düştüğü durumu varın siz anlayın artık. Yani Ülkücü camia içerindeki karizmanın yerle bir olduğunun resmi değil de nedir bu durum?

“Taş yerinde ağırdır.” Elbette MHP tüm ülkücülerin yegane siyasi teşkilatıdır ve elbette tüm ülkücülere kapısı açıktır. Yeter ki en sıradan ülkücüde bile olan “Birlik ve mensubiyet şuuru, teşkilat disiplini” ilkelerine sahip olunsun.

Basit bir örnek verelim de, bu kafası kalın arkadaşlarımız da anlasın meramımızı.

Devlet, Milletlerin teşkilatmış biçimidir. Teşkilatsız Milletler nasıl ki başkalarının kölesi olmaktan kurtulamazsa, Teşkilatına mensubiyet duymayanlar da başkalarının piyonu olmaktan kurtulamaz.

MHP, ülkücülerin teşkilatmış biçimidir. Buradan hareketle, bir ülkücü teşkilatına mensubiyet duymuyorsa, disiplinden kopmuş, birlik şuurundan mahrum kalmış demektir ki, dalından kopan yaprağın yönünü rüzgar belirlerler ancak.

Hiç bir şey için geç değildir. Yanlıştan dönmek bir erdemdir.

Yanlışınızdan dönün, partinize dönün. Sizin için en hayırlısı budur.

***
Aslında bu yazıya başladığımda maksadım, Tekir’in yeni sakinleri ile dalga geçmek idi ama, düşene tekme vurulmaz ilkesi nedeniyle, elim elvermedi, düştükleri rezil durumla dalga geçmeye.

Dalga geçip tekme vurmak yerine düşene el uzatmak daha hayırlı dedim ve bu yazı ortaya çıktı.

Neyse noktayı Üstad Necip Fâzıl'ın bir dörtlüğü ile koyalım, ki meramım daha iyi anlaşılsın. 'Bıçak soksan gölgeme,/Sıcacık kanım damlar./Gir de bir bak ülkeme: /Başsız başsız adamlar'.

Bedri Rahmi daha kısa ifade etmiş meramımı

'Eyy benim dev memesinde cüceler emziren acayip memleketim!'

Allah Islah etsin.

 
   
 
   
Bugün 22 ziyaretçi (25 klik) kişi burdaydı!

FREE service provided by MusicWebTown.com
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol